top of page
Sinbad-the-Sailor-450.jpg

Ksinbad’ın Ğeyahatleri

Bloom, 707. sayfada nihayet uykuya dalarak bizimle vedalaşıyor. Uyumadan önce aklından geçen son şey, Sinbad’ın Seyahatleri adlı noel müsameresi. Bu müsamere için bir şarkının sözlerini yazmaya niyetlenmiş ama vazgeçmiş olduğunu s. 651’de okumuştuk. Bu “noel müsamereleri” (“Christmas pantomime”), İrlanda ve Britanya’da bugün de devam eden bir aile eğlencesi geleneği. Sinbad’ın Seyahatleri (aslı, yine aliterasyonlu, Sinbad the Sailor) Dublin’de gerçekten oynanmış. Kitabın başında anılan Turko the Terrible da bunlardan biri (çeviride Ürkünç Türk).

Bloom, uykuya dalmaya hazırlanırken, benim de uyku ile uyanıklık arasında oynamayı sevdiğim bir oyunu oynuyor: Bir kelimenin harflerini arka arkaya değiştirerek kelime oyunları arıyor (bu teknik, bugünlerde Wordle oynayanlara da tanıdık gelecek). Tinbad the Tailor, Jailer, Whaler... gibi temiz çözümlerden sonra, “quailer” (“bıldırcıncı” ya da “çok korkan”) gibi ender kelimelere varıyor, sonunda diziyi varolmadığı besbelli iki kelimeyle bitiriyor: Xinbad the Phthailer. Bu pasaj, Türkçede de (Sinbad’ın Seyahatleri çözümünü başlangıç noktası olarak alınca) -et, -at ile biten kelimelerle eğlenme olanağı sunuyor çevirmene. Bir sonraki paragrafta, uykuya dalmadan hemen önce zihninde düşüncelerin içiçe geçmesi var (Sinbad’ın Seyahatleri’nin posterindeki anka kuşunun yumurtaları, daha önce düşündüğü “dairenin kareleştirilmesi” meselesi). Bu kriptik cümleler aklından geçerken, Molly’ye yarın sabah iki yumurtalı kahvaltısını yatağına getirmesini söylemiş (sayıklamış?) olduğunu bir sonraki bölümün başında anlıyoruz; böylece, kitabın en başında Molly’nin kahvaltısını yatağına getirmiş olmasının simetrisi kuruluyor.

Xinbad the Phthailer, Bloom’un İngilizcede kelime başında ender olsa da rastlanan sessiz çakışmalarını kullanarak ürettiği çeşitleme. Ulysses’de Bloom’un (ya da Joyce’un) böyle kelimeleri gülümseyerek kullanmasının birkaç işareti daha var: Örneğin, “ptarmigan” yazılıp “taamigın” okunan kartavuğu ve “pt”nin “t” okunmasının komikliği “do ptake some ptarmigan” cümlesinde (s. 171, çeviride -az tekrarlarıyla “Biraaz kaartavuğu almaaz mısınaaz”) var.  Veremin eski bir adı olan “phthisis” kitap boyunca beş kere geçiyor.  Gerçek bir soylu aile adı olan ffrenchmullen ise (evet, küçük harfle yazılıyor) Britanya subayı parodisi “yarbay Tomkin-Maxwell ffrenchmullan Tomlinson” olarak karşımıza çıkıyor (s. 301).

Türkçedeki benzer çakışmaları arayınca, az da olsalar, ks- ile başlayan kelimelere alışık olduğumuzu görüyoruz: ksilofon, ksenofobi... (bu amaçla bakınca TDK sözlüğünde “ksiloloji”, “odun bilimi”ni de buldum). Bu nedenle “Ksinbad”ı kolayca birebir çevirebiliyoruz. “Phthailer” içinse “Ğeyahatleri”ni seçtim. Ğ, gündelik telaffuzda neredeyse hiç kullanmadığımız, ama istediğimiz zaman gayet açıkça telaffuz edebildiğimiz, Yunanca gamma, Fransızca r telaffuzuyla akraba bir ses.

Can Gürzap, Konuşan İnsan başlıklı diksiyon kitabında, bu sesin okunmadığını, ancak önceki sesi uzatarak ya da -y’ye dönüşerek telaffuz edildiğini söyler; Can Gürzap’ın kuşağında geçerli olan tiyatro eğitiminde öğretilen bu olsa gerek. TÜSTAV arşivindeki, Nâzım Hikmet’in Budapeşte Radyosu’nda Oktay Rifat’ın yeni şiirlerini okuduğu kayıtta ise, Nâzım’ın ğ’yi telaffuz etmediği, çok daha hızlı konuştuğu gündelik sesinden, şiir okurken kullandığı “deklamasyon” telaffuzuna geçer geçmez “ğ”yi de açıkça telaffuz etmeye başladığını duyabiliyoruz:

https://www.tustav.org

Geoffrey Lewis’in Turkish Grammar kitabının (Oxford University Press) açılış cümlesi şöyle:

Yumuşak ge kelime başında olamaz.

 

Julius Caesar’ın bizzat yazdığı Galya Savaşı kitabının ilk cümlesi “Tüm Galya üçe ayrılır”. Bu cümle, öğrencilere ilk öğretilen Latince cümlelerden biri; bu nedenle, Asteriks gibi Latince mizahı yapılan kitapların tekrarlanan şakalarından biridir. Türkçe grameri Lewis’ten öğrenenlerin “Tüm Galya üçe ayrılır”ı da “Yumuşak ge kelime başında olamaz” demek ki. 

Oysa, aynı Nâzım Hikmet’in kelime içindeki ğ’yi telaffuz ettiği gibi, istersek ğ ile başlayan varolmayan kelimeleri de pekâlâ hayal edip telaffuz edebiliyoruz: “Ksinbad’ın Ğeyahatleri”, Alice çevirisinde Jabberwocky’deki “Rubet ınzırları ğandı” gibi. Joyce’un harf oyunlarının Türkçe eşdeğerlerini aramak, bizi anadilimizin bu türden özellikleri üzerine düşünüp gülümsetmeye de yarıyor. 

 

Armağan Ekici

 

A

Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi

Aristoteles

Astronomi

Basın Dünyası

Cantrell ve Cochrane’ın Zencefil Gazozu (Aromatik)

Cebelitarık

Ç

Çingene Argosu

D

Dante

Derbeder Dilber Dublin

E

Robert Emmet

Erik Ağacı

F

William Faulkner

Faust

Forty Foot: “Deniz! Deniz!”

G

Gerçek İnsanlar

Giyim-Kuşam

Ğ

Ksinbad'ın Ğeyahatleri

H

Homeros

Hukuk Dünyası

I

Irmak

İ

İlya Geliyor

İrlanda İngilizcesi

İroni

J

John Jameson & Son

K

Kafiye

L

L (Bloom/Boom, World/Word)

Lavta

Lazımlık

M

Metempsikoz

Murphy/Morpheus

N

Napoleon'un Hayatı (kitap)

Nietzsche

O

Omphalos

Oturaklı, Toraman

Ö

Öbür Dünya

P

Georges Perec

Q

Raymond Queneau

Ah evet, ama ben Q’yu tercih ediyorum

R

Reklamcılık

S

Fritz Senn

Shakespeare

Siyah Kare

Ş

Şıngır

T

Titbits

Tutunamayanlar

U

Unutmak

Ustalık

Uzay

Ü

Üçlüler

Ürkünç

V

Victoria

W

Oscar Wilde

X

Bir iks

Y

Yogibogihane

Yunanlılar

Z

Zati

Zinanın Zevkleri

bottom of page