Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi
Joyce, dönemin gazete haberlerinin abartılı dilinin uzun uzun parodisini yaptığı bir pasajda (s. 298), “Zümrüt Adanın Dostları adıyla bilinen pek pitoresk ecnebi heyet”in üyelerini saymaya başlıyor. Değişik milletler hakkındaki klişeleri kullanarak sıraladığı uydurma isimler arasındaki bu kişi, belli ki, Osmanlı’yı temsilen gelmiş; Joyce, Osmanlı/Türk/Doğu dünyası denince 1904’te ilk akla gelen kelimeleri arka arkaya ekleyerek kurmuş bu ismi.
Ali Baba’yı Binbir Gece Masalları’ndan biliyoruz. “Bahşiş”, o zamanın yerleşik düşünceler sözlüğünde, doğuya giden seyyahın öğrenmesi gereken en önemli davranış kalıplarından biri. “Rahat Lokum” günümüz Türkçesinde diğerleri kadar açık olmayabilir: Bugün lokum dediğimiz tatlının adı ilk başta “gırtlağın rahatı” anlamında “rahatu’l-hulkûm”du (bu sözün ilk uydurulduğu zaman da mizahi olup olmadığını hep merak ederim). Türkçede “rahat-i lokum”, “latilokum” gibi duraklardan geçti, “lokum”da karar kıldı; Türkçede kaybolan “rahat”, Balkan dillerinde lokum anlamına gelen “rahatluk”, “rahat” gibi kelimelerde hâlâ yaşıyor. Romencedeki “rahat” çok komik bir yan anlam da almış, meraklısı araştırsın. (Heyette Ali Baba’dan hemen önceki Yunan delegenin soyadı da “Karamelopulos”.)
Biz, Türk okurlar olarak, bu efendinin ismini büyük kolaylıkla anlıyor ve çözüyoruz. Oysa, Ulysses hakkındaki belli başlı açıklama kitaplarına bakınca, bu açıklamalardaki herşeye hemen inanmamamız gerektiğini de anlıyoruz: Thornton sadece Ali Baba’yı ve bahşişi açıklamış; Gifford “rahat lokum efendi”nin Arnavutça ‘dingin, parlak efendi’ (‘serene effulgent master’) anlamına geldiğini yazmış; Sam Slote da öncekilerin izinde giderek bu ifadenin Arapça ve Türkçe-Arnavutça karışımı “Ali Baba Rüşvet Dingin Işıltılı Efendi” ('Ali Baba Bribe Serene Radiant Master') anlamında olduğunu vermiş.
Joyce’un (Türkçe harf devrimi öncesi ve İngilizce yaygın formlara dayalı) imlası “Ali Baba Backsheesh Rahat Lokum Effendi”. Biz bu imladaki iki kelimeyi “Bahşiş” ve “Efendi” yapınca Joyce’un İngilizcesini çağdaş Türkçeye doğru olarak “çevirmiş”, Batı dillerine Osmanlı Türkçesi üzerinden geçmiş bu kelimeleri bugünkü evlerine getirmiş oluyoruz.
Ulysses’de Osmanlı-Doğu-Türkiye tematiği içinde kullanılan Türkçe kökenli başka kelimeler de var: “dunam” (dönüm), “yashmak”, “kismet”, “turban”… “Türban”ın Türkçedeki yaygın anlamı 1980’lerde değiştiği için, Joyce’un “turban” kelimesi ilginç bir çeviri sorunu çıkarıyor karşımıza. Türkçede “türban”, günümüzdeki “kadın başörtüsü” anlamını kazanmadan önce, “tülbent” kelimesinin Batı dillerine geçip geri gelmesi yoluyla, bir bezin tekrar tekrar sarıldığı, “sarık” formundaki bazı başlıkların adıydı. Joyce’un “turban”ı kullandığı üç pasajın ikisinde Joyce’un Türkçe kökenli kelimesini değiştirmeye kıyamadım, böylece türban’ın Türkçedeki eski anlamını da hatırlatmak istedim (s. 61, s. 422); ama bu giysinin “sarılmış bir tülbent” olma yönünü vurguladığı pasajda “sarık” kelimesini kullandım (s. 34, “emirin sarığı”).
Ulysses’deki Türkçe kökenli kelimeler arasında en sevdiğim kelime “Bosh!”. İngilizcede “Boş laf” anlamında kullanılan bu kelimeyi kütüphanedeki tartışma sırasında Stephen’dan duyuyoruz (s. 186), kitabın en ünlü cümlelerinden birinden hemen önce geliyor:
—Boş laf! dedi Stephen kabaca. Bir dâhi yanlış yapmaz. Hataları iradidir, keşfe açılan kapılardır onlar.
Armağan Ekici
A
Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi
Aristoteles
Astronomi
B
C
Cantrell ve Cochrane’ın Zencefil Gazozu (Aromatik)
Cebelitarık
Ç
D
Dante
E
Robert Emmet
F
William Faulkner
Faust
G
Giyim-Kuşam
Ğ
H
Hukuk Dünyası
I
İ
İrlanda İngilizcesi
İroni
J
K
L
L (Bloom/Boom, World/Word)
Lazımlık
M
Metempsikoz
Murphy/Morpheus
N
Napoleon'un Hayatı (kitap)
Nietzsche
O
Omphalos
Oturaklı, Toraman
Ö
Öbür Dünya
P
Georges Perec
Q
Raymond Queneau
Ah evet, ama ben Q’yu tercih ediyorum
R
Reklamcılık
S
Fritz Senn
Shakespeare
Siyah Kare
Ş
Şıngır
T
Titbits
Tutunamayanlar
U
Unutmak
Ustalık
Uzay
Ü
Üçlüler
Ürkünç
V
Victoria
W
Oscar Wilde
X
Bir iks
Y
Yogibogihane
Yunanlılar
Z
Zati
Zinanın Zevkleri