
Homeros
Joyce, 1926’da geçirdiği bir göz ameliyatından sonra, ziyaret ettiği bir ressam arkadaşına tekrar görebilmeye başladığını göstermek için bir kâğıda Bloom’un bir karikatürünü çizmiş, üzerine de Odysseia’nın ilk dizesinin (“Anlat bana, Tanrıça...”) Eski Yunanca aslını yazmış. Biz de Bloomsday Kitabı’nın kapağında bu çizimdeki Bloom’u kullandık. Çizimin aslı bugün Northwestern University’nin koleksiyonunda:
https://sites.northwestern.edu
Joyce’un yazdığı Yunanca mısradaki “polytropon”u Azra Erhat “binbir düzenli, yaman” diye çevirmiş. Kelimenin sözlük anlamı “çok-yollu”, “çok-kıvrımlı”. Yüzyıllardır Homeros çevirmenlerini uğraştıran bu kelime, Joyce’un yapıtının tümünü çok iyi tanımlayan bir sıfat aynı zamanda.
Joyce’un Homeros ile ilişkisi de “politropik”. Daha çocuk yaştayken yazdığı “En Sevdiğim Kahraman” başlıklı okul kompozisyonun konusu olarak Odysseus’u seçmiş. (Bu başlık, Ulysses’de Bloom’un okulda yazdığı iki kompozisyondan biri olarak karşımıza çıkıyor; s. 658.) Notlarında “Odysseus” kelimesini “Outis-Zeus” (hiçkimse-tanrı) diye böldüğü bir sayfa da var; bu etimoloji doğru değil, ama Joyce’un bunu severek andığını ve bu ikiliğin Ulysses’in genel planına uyduğunu biliyoruz. Okul kompozisyonu ile başlayan bu macera, Joyce’un başyapıtını Homeros’un destanının etrafında kurmasıyla, kitabına Homeros’un kahramanını adını vermesiyle sonuçlanmış. Joyce’un Ulysses’de Homeros’u nasıl kullandığını şurada okuyabilirsiniz:
Türkçede, Azra Erhat çevirisini esas alarak, Homeros’un kahramanının adını Yunanca aslı üzerinden “Odysseus” olarak kullanıyoruz. Bu yüzden, Joyce’un kitabını çevirirken “Ulysses” kelimesi yerine “Odysseus” başlığını seçmek de mümkündü, bunu yapan diller var (örneğin Çekçe ve İsveççe). Yunanca çevirisinde ise kahramanın çağdaş Yunanca adı olan “Odysseas” kullanılmış. Ben, İngilizce/Latince “Ulysses” kelimesinin bu roman sayesinde kazandığı ağırlığa saygı duyarak hem romanın başlığını, hem romanda mitolojik karakterin anıldığı pasajlardaki kelimeyi “Ulysses” olarak korumayı tercih ettim.
Homeros diye birinin yaşayıp yaşamadığı bile bilinmiyor. Odysseia ve İlyada’nın birbirinden başka yüzyıllarda, sözlü gelenek içinde gelişmiş metinler olma ihtimali var. Yine de, Nasrettin Hoca ve Yunus Emre örnekleri gibi, Homeros’un doğum yeri olma iddiasını gelenekselleştirmiş pek çok şehir var. Yedi şehrin Homeros’a sahip çıktığını söyleyen anonim Yunanca epigram ile bunun Latince çevirisi, Joyce’un kuşağında çocuklara da öğretilen meşhur sözlerdenmiş. Bu yedi şehir, epigramdaki sırasıyla şunlar: İzmir, Rodos, Kolophon (Değirmendere), Salamis, İos (Ünye adası), Argos, Atina. Yine Joyce’un kuşağında (örneğin Flann O’Brien’ın gazete yazılarında) yapılan bir de Homeros şakası var: İngilizce “Homer” kelimesini “eve döner” anlamında “homer” olarak okuyarak Homeros’u eğitilmiş, evine dönmeyi bilen bir güvercin yapmak (“homer pigeon”). Finnegans Wake’in 129. sayfasındaki bir cümle, işte bu güvercin şakasıyla epigramı birlikte kullanarak, Homeros’un bizim için de çok tanıdık olan yedi memleketinin adlarını Dublin mahalleleriyle içiçe geçiriyor: “yedi güvercinlik bu homer’in güvercin-heim’ı olduğunu kuğursavlar, Smerrnion, Rhoebok, Kolonsreagh, Seapoint, Quayhowth, Ashtown, Ratheny”.
Burada, Ege ve Akdeniz’deki yer adlarına karışmış Dublin yer adları şunlar: Merrion, Roebuck, Clonskeagh, Seapoint, Quay, Howth, Ashtown, Raheny; ayrıca Dublin’de bir “Pigeonhouse” da var. Finnegans Wake’in karmaşasının içindeki tek bir cümlede Homeros’un ve coğrafyamızın Dublin ile böylesine kucaklaşması, Joyce’un eserinin gerçekten güzel özetlerinden biri.
Şimdi Ulysses’in 207. sayfasına dönelim. Stephen ile Dublin aydınları Milli Kütüphane’de Shakespeare’in hayatını tartışırken, gerçek hayatta da bir yazar ve kütüphaneci olan John Eglinton, Shakespeare’in iki anakronizmini anıyor: “Shakespeare ise Bohemya’yı deniz kıyısı yapıyor, Ulysses’e Aristoteles’i alıntılatıyor.” İncelersek, şunu görüyoruz: Shakespeare’de “Bohemya kıyısı” ifadesi Kış Masalı’nda, Aristoteles ile ilgili anakronizm ise Troilus ile Cressida’da; ama kendisinden bin yıl sonra gelecek filozofu alıntılayan mitolojik kahraman Odysseus değil, Hektor—bu da Joyce’un okumamızı istediği, karakterlerine kasten söylettiği yanlış bilgilerden biri olabilir, Ulysses’de karakterler sık sık bu türden bilgi hataları yapıyorlar.
Ama bir adım geriye çekilip Joyce’un Ulysses’de yaptığı yer ve zaman kaydırmasına da bakalım. Joyce da İzmir’i Dublin’e taşıyor, “Ulysses”e (yani hem kitabın kendisine, hem hem de “Ulysses” olan Bloom’a) Aristoteles’i (hem gerçek filozofu, hem de “Aristo’nun Şaheseri” adlı tuhaf kitabı, s. 230) alıntılatıyor. Böylece, bu cümle, bu çağrışımlarıyla, Ulysses’in kendi kendine işaret ettiği cümlelerden biri, yine kütüphane sahnesinde başka bir karakterin Mallarmé’den alıntıladığı gibi, “kendi hikâyesinin yazıldığı kitabı okuyarak”
(s. 183) yürümenin örneklerinden biri olabilir.
Armağan Ekici



A
Ali Baba Bahşiş Rahat Lokum Efendi
Aristoteles
Astronomi
B
C
Cantrell ve Cochrane’ın Zencefil Gazozu (Aromatik)
Cebelitarık
Ç
D
Dante
E
Robert Emmet
F
William Faulkner
Faust
G
Giyim-Kuşam
Ğ
H
Hukuk Dünyası
I
İ
İrlanda İngilizcesi
İroni
J
K
L
L (Bloom/Boom, World/Word)
Lazımlık
M
Metempsikoz
Murphy/Morpheus
N
Napoleon'un Hayatı (kitap)
Nietzsche
O
Omphalos
Oturaklı, Toraman
Ö
Öbür Dünya
P
Georges Perec
Q
Raymond Queneau
Ah evet, ama ben Q’yu tercih ediyorum
R
Reklamcılık
S
Fritz Senn
Shakespeare
Siyah Kare
Ş
Şıngır
T
Titbits
Tutunamayanlar
U
Unutmak
Ustalık
Uzay
Ü
Üçlüler
Ürkünç
V
Victoria
W
Oscar Wilde
X
Bir iks
Y
Yogibogihane
Yunanlılar
Z
Zati
Zinanın Zevkleri